MEB AGS Sözcükte Anlam Testi Çöz

Sanatçı, bu eserinde sıradan bir olayı, teşrih masasına yatırarak ele alıyor; olayın her katmanını, en derinlikteki nedenlerini ve sonuçlarını incelikle işliyordu.

Toplumun bu konudaki tepkisi önce _______ oldu, ardından gelen olaylar karşısında hızla _______ bir hâl aldı.

Bazı eleştirmenler, yeni dönem şiirinde duyguların ön planda olmasının sanatı zayıflattığını savunur. Onlara göre bu şiirler, derinlikten uzak, yüzeydeki pırıltılarıyla okuru kandıran metinlerdir.

Hayatındaki bazı şeyler fazla karmaşık; ama bazıları da gereksiz ölçüde _______.

Onun sözleri, buz gibi havada içilen ılık su gibiydi; ne ferahlık veriyor ne de tam anlamıyla rahatsız ediyordu.

Toplumsal normlar ve beklentiler, sanatçının yaratıcılığını …… ve onu ……. bir çerçevenin içine hapsediyordu.

Bilimsel araştırmalar, bireylerin kendi öz yeterlilik algılarının, başarıya ulaşmada önemli bir role sahip olduğunu gösteriyor. Bu algı, kişinin bir görevi başarıyla tamamlayabileceğine dair …….. ve ……. inançlarını ifade eder.

Bu karar, onun hayatında köklü bir değişiklik olmasa da küçük çaplı bir _______ yarattı.

Servet-i Fünun topluluğu, dönemlerinde Batı edebiyatına en çok yaklaşan edebi topluluklardan biriydi. Ancak bazı eserleri, biçim açısından kusursuz olsa da içerikte eksik halka olarak nitelendirildi.

Yazar, romanındaki karakterleri öyle bir işlemiş ki her biri sanki gerçek hayatta karşılaşabileceğimiz kişiler kadar _______ duruyor.

1950 kuşağı öykücülerinden bazıları, köy hayatını anlatırken öylesine gerçekçi bir dil kullandı ki hikâyeler, adeta o köyün sokaklarında dolaşıyormuş hissi verdi. Ancak zamanla bu gerçekçilik, aynı temaların tekrar edilmesiyle tekdüze bir hâl aldı.

Roman, sıradan bir hayatın yadsınamaz gerçekliklerini gözler önüne seriyor; her okur, bu hayattan bir parçayı kendi içinde buluyordu.

Cumhuriyet dönemi romanlarında, bazı yazarlar yerli kültür unsurlarını Batı teknikleriyle birleştirerek özgün eserler verdiler. Ancak bir kısmı, Batı edebiyatını yalnızca biçimsel olarak alıp içerikte yüzeysel kaldı. Eleştirmenler, bu tür romanların “parıltılı kabuk”tan ibaret olduğunu söyledi.

Modern insan, çoğu zaman kendi yabancısı hâle geldi. Günlük hayatın koşuşturmacası, sosyal medyanın sanal dünyası derken, kendi iç sesini dinlemeyi, kim olduğunu sorgulamayı unuttu. Bu durum, bireyin kendini tanıyamamasına, içsel bir boşluk hissetmesine neden oluyordu.